

Baş dönmesi (Vertigo) yaygın olarak görülen ve kişilerin hayat kalitesini düşüren bir hareket ilüzyonudur. Kişi var olmayan bir hareketi varmış gibi algılar ve kendisinin ya da çevresinin hareket ettiğini zanneder.
Baş dönmesi yada diğer adıyla vertigo, kendisi bir hastalık olmayıp başka hastalıkların belirtisi olduğu için nedeni belirledikten sonra bu nedene yönelik tedavi sağlanır.
Denge Nasıl Sağlanır: Dengenin sağlanması çok karmaşık ve çok fazla organın rol oynadığı bir durumdur. Bu konuda rol oynayan organ ve sistemler arasında beyin, omurilik, iç kulak (labirent), gözler, eklem ve kaslar sayılabilir. Bu organları etkileyen herhangi bir hastalık baş dönmesi ile birlikte o organa ait diğer belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Ne Gibi Şikayetler Hissedilir: Baş dönmesi her hasta tarafından farklı anlatılır. Her taraf dönüyor, yer ayağımın altından kayıyor, bir yana doğru kayıyorum, kafamın içi boşalıyor, gözlerim kararıyor şeklinde açıklamalar sık duyulur. Baş dönmesi olan hastalarda, sebebin ne olduğuna göre başka belirtilerde olur. Kulak hastalıklarına bağlı baş dönmelerinde bereberinde kulak çınlaması, işitme azlığı, kulakta basınç hissi, bulantı-kusma, kulak akıntısı saptanabilir.
Baş dönmesinin sebepleri: Baş dönmesi ve dengesizlik yakınması olan hastanın mutlaka sistemik muayeneye tabi tutulması gerekir. Bu da ekip çalışması (kulak burun boğaz, nöroloji, kardiyoloji, dahiliye) gerektiren bir durumdur.
Baş dönmesi kendisi bir hastalık olmayıp başka hastalığın belirtisi olduğu için öncelikle asıl sebebin tedavisi gerekir.
A)Kulağa bağlı nedenler: Gerçek baş dönmelerinin çok büyük bir kısmından sorumlu olan organ iç kulkta yer alan labirent olarak adlandırılan denge organımızdır.
1) Pozisyona bağlı baş dönmesi (BPPV); Baş hareketleriyle ortaya çıkan, 10¬30 saniye kadar süren, bulantının eşlik ettiği baş dönmesiyle kendini gösteren bir iç kulak hastalığıdır. Yatakta bir yandan diğer yana dönerken veya yataktan kalkma sırasında, ayakta iken ani dönüşler sırasında, alışverişte üst raflara bakarken kısa süreli ve şiddetli baş dönmesi atakları olur. Tanısı, iç kulaktaki yarım daire kanallarının, bazı manevralara verdiği yanıtlara bakılarak konulur. Tedavisi, yarım daire kanallarının içerisinde yer değiştirmiş olan kristallerin tekrar yerine oturtulmasına dayalı özel manevralardır.
2) Meniere hastalığı; İç kulakta endolenf denilen sıvının basıncının artmasına bağlı olarak ortaya çıkan, şiddetli baş dönmesi, kulak uğultusu, atak esnasında artan ve giderek ilerleyerek kalıcı hale geçen işitme kaybı ve kulakta dolgunluk hissi ile karakterize bir iç kulak hastalığıdır. Baş dönmesi krizleri nöbetler şeklinde gelir, birkaç dakikadan 24 saate kadar uzayabilir. Tedavide tuz ve kafeinli içeceklerin tüketimi azaltılır. Sigara ve alkol yasaklanır. Bir süre bazı gıdaların tüketilmemesi istenir. Bu önlemlerle düzelmeyen hastalarda ilaç tedavisine başlanır. Yakınmalar devam ediyorsa kulak zarından orta kulağa ilaç verilerek baş dönmesi ataklarının engellenmesi sağlanır. Her türlü tedaviye rağmen şikayetleri geçmeyen, günlük işlerini ve mesleğini yapamaz hale gelen hastalara çeşitli cerrahi tedavi yöntemleri uygulanabilir.
3) Vestibüler nörit: Denge siniri ve çekirdeklerinin viral enfeksiyonudur. Baş dönmesi birkaç gün sürebilir. Sıkıntılı dönemde ilaç tedavisiyle şikayetler hafifletilir. İşitmeye ait belirtilerin olmadığı bu hastalıkta, birkaç haftada baş dönmesi kaybolur ve denge yeniden kazanılır.
4) Labirentit: Bakteri, virüs ve toksik nedenlerle oluşan iç kulak enfeksiyonudur. Çok şiddetli baş dönmesi atakları ve ciddi işitme kaybı görülür. Yoğun antibiyotik tedavisi ve gerekli durumlarda kaynağa yönelik cerrahi girişim ile tedavi edilir.
5) Perilenfatik fistül: Genellikle travmalar sonucunda, iç kulak sıvısının orta kulağa sızdığı, baş dönmesi ve işitme sorunlarını yaşandığı bir tablodur. Cerrahi olarak tedavisi gerekebilir.
B) Travmalar: Sıklıkla başa alınan sert darbelerle, kafatasında meydana gelen, iç kulağı da zedeleyen bir kırık sonrasında baş dönmesi ile beraber bulantı ve kusma oluşabilir. Bazen kafa travması sonrası, herhangi bir kafatası kırığı olmadan iç kulak yapılarında sarsıntı ya da iç kulak kristallerinde yer değiştirmeye bağlı olarak baş dönmesi oluşabilir. Bu durumun düzelmesi haftalar ve aylar sürebilir.
C) Nörolojik Hastalıklar: Beyin, beyincik gibi organlardan oluşan merkezi sinir sistemindeki kanama veya kan damarlarındaki tıkanıklıklara bağlı beslenme bozuklukları, multipl skleroz (MS), sifiliz, çeşitli beyin tümörleri, parkinson hastalığı, migren v.b. hastalıklar dengenin bozulmasına neden olabilirler. Hastanın öyküsünü alırken denge bozukluğuna eklenmiş olan kol ve bacaklarda güçsüzlük, vücudun herhangi bir bölgesinde his kaybı, çift görme, baş ağrısı, bilinç kaybı, ağız çevresinde karıncalanma hissi, konuşma bozukluğu vb. yakınmalar sorgulanmalıdır.
D) Dahili Hastalıklar: Kalp yetmezliği, kalp kapakçığı hastalığı, kalp krizi, diabet, tiroid bezi hastalıkları, kansızlık, kontrol edilemeyen yüksek tansiyon, posture bağlı düşük tansiyon, ileri kalp ritim bozuklukları, ani ve şiddetli su kaybı (ishal, kusma) baş dönmesi şikayetine neden olabilir.
E) Psikolojik Denge Bozuklukları: Panik atak, anksiyete (huzursuzluk), stres, depresyon baş dönmesine neden olabilen psikolojik rahatsızlıklardan bir kaçıdır.